21 Ocak 2013 Pazartesi

amerikyum

ikiyuzellibin yillik tarihiyle ana vatanim anadoludan gelip,
80 yillik yapilari tarihi eser diye kortejle sergileyen bu kulturun insanlarina bakinca utanmaz bir kibirle ve hatta kesinlikle terbiyesiz bir ukalalikla yukaridan pike yapiyorum tum ulusa.

kibir ve ukalalik utanilacak seyler. hele de tarihi, birikimi, mirasi bu kadar cok boyutlu ve gurur duyulasi olsa da; guzel adiyla gelismekte olan, gercek tanimiyla bir ucuncu dunya ulkesinden gelip, cocuklugumdan beri muzigiyle, sinemasiyla, edebiyatiyla ve hatta bilimiyle benligime ve varligima ve en tabii hafizama katkida bulunan bu yeni kitaya yukaridan bakarak kendimi kucuk dusuruyorum, farkindayim. her ne kadar cicegi burnunda bir medeniyet de olsalar, sonucta onca yoldan gelmis tum olu ve diri medeniyetleri bir el enseyle tepetaklak edebilecek bir guce kavustular.

dunyanin amerik yerlilerine karsi besledigim dayanaksiz bu kibiri babadan kalma kapital karsiti fobilerim simartiyor bu kadar. gunumuzde en yalin haliyle kendilerini kapitale ve serbest pazar ekonomisine kole etmis bu insanlarin safca hayiflanmalarina kustah ve sinsi bir siritisla karsilik veriyorum. hak ettiniz sizi gidiler...

peki gercekten bu sonu gelmeyen nefretin kaynagi ne? peki bu ipi kopuk kinin asil sahibi kim?
acemi ve sendeleyen politik durusumla bazen nefretimin asil sahibini tayin etmekte gucluk cekiyorum.

nesnel yaklasabildigim zamanlar iki kaynak gozume carpiyor:

ilki, batinin samarindan usanmis, urkek bir dogu cocugu olmam.
ikincisi, karsimda canavar diye tanidigimin aslinda sadece politikacilar ve ozellikle bu politikacilarin dis politikalari olmasi.

ben amerikler silsilesinin ic dunyalarini hic gormedim ki simdiye kadar. tek bildigim guzel yurdumu paranoyasina kurban etme girisimleri ve muhitimde elinde teyp, cebinde falcata, vidasi gevsek eklemleriyle, elini kolunu sallayarak, ortalikta futursuzca dolanarak, huzurumuzu sabote etmesi. konu komsumdan laf tasiyip araya fesat sokmasi.

politikleri ve politikalarini uluslararasi yollarin dar patikalarina birakayim, yeni tanidigim bu insan turuyle ilgili ne dusundugume nesnel yaklasayim.

cok samimi, guler yuzlu, ve hukum sahibi bir grup ecdadinin dunyayadan alip da veremediklerini utanarak ve sikilarak zikreden bir grup, sen ben gibi insan evladi bunlar. evropanin soguk yuzlu bireyci bebelerinden sonra bu samimiyet icimi isitti. ciddiyim.
bu yavrucaklar da benim gibi kendi politikacilarindan muzdaripler. bir de isin daha acikli yani, bu anapara oksuzleri, para babalarinin cumlemize cebr ettiklerinden en fazla nasibini alanlar aslinda.

sosyal hayatlari paranoyalarla sabote edilmiyormus gibi, bir de ozgurluk iluzyonuyla arabalara, benzin istasyonlarina ve en yakin organik urun satan supermarketlere mecbur ve mahkum yasiyorlar.
domatesin bes dolardan daha ucuza satildigi bereketli bir pazar gormemis bu medya muritleri, reklam kampanyalariyla dikte edilmis, ac gozlu supermarket kuyruklarinda, umutlari kredi kartlarinin rakamsal limitiyle sinirli, saglik sigortalarinin son odemesini dusunen dalgin gozleriyle, boyunlari bukuk, lal olmus, oylece beklesiyorlar.

sebze uretiminde topraklarima konan ambargolari dusununce ne kadar heyheylerim geliyorsa,
bu boynu bukuklerin bereketli topraklarini ancak hobi ayinlerinde cicek ekmek icin, ve belki sanslilarsa trekking yapmak icin kullanabildiklerini gormek, caresizliklerinin benimkinin bes kati olduguna taniklik etmek icimin babadan kalma yaglarini eritiyor.

anliyorum ki bu yeni kitanin para babalarinin dikte ettikleri politikanin aslinda ici de disi da bir imis.
sonra daha bi sivri bas veriyor alnimdaki kin irini. bana ettin bari kardesine etme, kendi evladina yapma.

sinirlerimle,
otto


ps. simdilik hislerim cok taze. belki birgun degisir. bir gun belki.

Hiç yorum yok: